Kışın tam ortası , kar yağdığı için hava yumuşak ve akşam olmak üzere. Henüz ilkokul 3.sınıfa gidiyorum. Ankara’ya da o yıllar kar bir yağardı pir yağardı. Üç gün dört gün tatil olurduk yağdığı zaman. Şimdilerde öyle kar da yok kış da. Her neyse öyle bir gün işte. Ramazan ayındayız. Heveslenmişim ilk kez tam gün oruç tutuyorum o gün. Annem dayanamayacağımızı bildiğinden ve kıyamadığından sadece yalancı oruca izin verirdi.
Yalancı oruç öğleye kadar oruç tutmaktı. Ama ben ilk kez tam oruç tutuyordum. Okuldan Emine adında bir arkadaşım var O da oruç. İkimiz yürüye yürüye karlar içinde eve dönüyoruz. Okuldayken kantinden bir Halley almıştım. Halley en sevdiğim abur cuburlardandı (halen öyledir). Akşam oruç açınca yiyeceğim. Çantamda duruyor. Emine ile sohbetimiz yemekler üzerine. Birbirimize en sevdiğimiz yemekleri anlatıp iç geçiriyoruz. Çocukluk işte… Konuşma sırasında aklım fikrim sırt çantamın içindeki Halley’de. Yol çok uzun değil ama açım ya gözümde büyüyor eve gitmek. Ezan okunmasına bir saatten az kalmış. O zamanlar Ramazan kış saati uygulamasına denk geliyor zaten, çok da geç okunmuyor ezan ama o yaştaki bizlere gayet uzun bir zaman dilimi.
Emine ile konuşurken nerdeyse karları susuzluğumu gidermek için yiyeceğim kendimi zor tutuyorum. Durdum çantamdan bakmak için Halley'i çıkardım. Emine de ben de Halley'e bakıyoruz. Emine; -'hadi hızlı olalım gidince yersin ben de başka şeyler aldım' dedi. Ama bana bakamıyor belli ki canı çok çekti. Yüzüme baktığında öyle bir bağırdı ki: -yedi yedi orucunu bozdu! diye… evet kaşla göz arasında Halley'i bir güzel mideme indirmiştim. Emine sayesinde ailemde duydu olayı. Yarın okulda anlatacağım diye bağırarak o kendi evine, bende pencereden bizi gözetleyen anneme utanarak yol aldım. Ailede, iftara çok az kaldığı için biraz söylenenler oldu bu duruma, ama ben yaptığımın farkına karnım doyunca varabilmiştim. Ertesi günden itibaren o gün bugündür hiçbir orucumu yemedim...
Yalancı oruç öğleye kadar oruç tutmaktı. Ama ben ilk kez tam oruç tutuyordum. Okuldan Emine adında bir arkadaşım var O da oruç. İkimiz yürüye yürüye karlar içinde eve dönüyoruz. Okuldayken kantinden bir Halley almıştım. Halley en sevdiğim abur cuburlardandı (halen öyledir). Akşam oruç açınca yiyeceğim. Çantamda duruyor. Emine ile sohbetimiz yemekler üzerine. Birbirimize en sevdiğimiz yemekleri anlatıp iç geçiriyoruz. Çocukluk işte… Konuşma sırasında aklım fikrim sırt çantamın içindeki Halley’de. Yol çok uzun değil ama açım ya gözümde büyüyor eve gitmek. Ezan okunmasına bir saatten az kalmış. O zamanlar Ramazan kış saati uygulamasına denk geliyor zaten, çok da geç okunmuyor ezan ama o yaştaki bizlere gayet uzun bir zaman dilimi.
Emine ile konuşurken nerdeyse karları susuzluğumu gidermek için yiyeceğim kendimi zor tutuyorum. Durdum çantamdan bakmak için Halley'i çıkardım. Emine de ben de Halley'e bakıyoruz. Emine; -'hadi hızlı olalım gidince yersin ben de başka şeyler aldım' dedi. Ama bana bakamıyor belli ki canı çok çekti. Yüzüme baktığında öyle bir bağırdı ki: -yedi yedi orucunu bozdu! diye… evet kaşla göz arasında Halley'i bir güzel mideme indirmiştim. Emine sayesinde ailemde duydu olayı. Yarın okulda anlatacağım diye bağırarak o kendi evine, bende pencereden bizi gözetleyen anneme utanarak yol aldım. Ailede, iftara çok az kaldığı için biraz söylenenler oldu bu duruma, ama ben yaptığımın farkına karnım doyunca varabilmiştim. Ertesi günden itibaren o gün bugündür hiçbir orucumu yemedim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder